7 Nisan 2010 Çarşamba

Sola yabancılaşmak mı Solun yabancılaşması mı.

Önce başlığı "Sola yabancılaşmak yahud Solun yabanıllaşması" diye atayım dedimdi ama kafiye olmuyordu.

Solun Toplumcu-Gerçekçi Şiir'de kaldığını babam bile biliyor. Dikkatinizi çekerim, babam tanıdığım en sağlam solculardan birisidir. Hani solun davasını en son satacak bile diyemem, satmaz zira.

Benim meselemse şu ki; bence TDK sözlüğünden "toplumcu" kelimesi çıkarılmalı, bu biiiir. Çünkü sosyalist'i karşılamıyor. Tanıdığım ve okuduğum birçok sosyalist (masabaşı solcularıyla liberalleri ve çimlerde oturup devrim yapanları söylemiyorum, gerçek anlamda sosyalist) toplum'la/yığın'la sorunu olan, toplumdan zaman zaman nefret eden/tersleşen insanlardır; Marks, Sartre ve benim gibi... Bizim gibi insanlara "toplumcu" dendi mi ben fıttırıyorum.

İkinci meramım şudur ki; abi, Toplumcu-Şair olmaz. Topluma uyan adam zaten şair olamaz.
(Eğer ki bir gün şair olursam, gerçek şair ama böyle, belediye şiir geceleri sunan şair değil, bunu bana hatırlatınız, utanayım.)

Neyse, bugün Ziraat Bankası'ndan para çekeceğim, ayın Yedi'si, efendime söyleyim burslar falan yatmış, öğrenim kredileri, bir kuyruk bir kuyruk... Okul'da en çok işleyen ATM Ziraat Bank'a ait Vakıf ve Halk'ın 2'şer, Garanti'nin 3 tane ATMsi var.
Kuyruk sırasınca insanlara sordum, niye bekliyorsunuz mal mısınız, on beş kişi ağız birliği etmişçesine; "zamanım var", "beş kuruşum yok" yanıtlarını verdiler.

Kuyrukta bekliyorum, önümde 20li yaşlarda şişmanca bir kadın, muhtemelen öğrenci, durup durup kendi kendine konuşuyor... Sonra dedim kendime herhal telefonla konuşuyor, önerimde kendime katıldım.
Sonra kız bir ara telefonu kaldırdı, konuşma süresi 27dk. görünüyordu. 'Manyak lan bu millet' dedim, yanımdaki adama, 'yarım saat telefonda kouşulur mu' dedim. Hadi konuşuyorsun, beşer dakikalık sessizlikte ne kapatmıyorsun apla, beleş buldun suyunu çıkaracaksın illa.
Kadının tek doğru yaptığı şey kulaklık kullanması. Yoksa yarım saat tutulmaz kulağa yapıştırıp.
Hakkat la, manyak bu millet.
Neyse on dakika sonra kız parasını çekti, giderken kulaklığa birşeyler mırıldanıyordu hâlâ...


Son olarak; toplumun kendisi için yaptığı en anlamlı şey çocukları eğitmektir.
Alt geçit merdivenlerinde üç bisikletli çocuk, ikisi geride, biri merdivenlerin tepesinde, diğer ikisi bunu aşağıya doğru bisiklet sürmeye kışkırtıyorlar, sürmezse daha fazla arkadaşlık etmeyeceklerini öne sürerek tehdit ediyorlar, tabi çocuk sürdü bisikleti sonunda, alt geçidin duvarına çarptı ve bayıldı, ufak tefek sıyrıklar da var. Cankurtaran'ı çağırdık aldılar çocuğu.
Şimdi herkesin bildiği ama inatla üzerinde durmayarak birbirlerini yanılttıkları bir gerçeği söyleyeceğim: Çocuklar masum değildir. Lütfen benim yanımda 'Çocuk masumiyeti' gibi klişeler kullanmayın oyarım. Çocuk kalbi'ne itirazım yok, Marko'yu severim.


*Tehdit meselesinden sonrasını görmedim. Ama belki gerçekten de öyle olmuştur. Ve sanırım Alper Kamu'ya özenmek için 20 yaş büyüğüm.

Hiç yorum yok: